Türkiye’de Gayrimenkul Satın Almak! Şu An Doğru Zaman mı Yoksa Kaçınılması Gereken Riskli Bir Yatırım mı?

Türkiye'deki gayrimenkul piyasası şu anda birçok zorlukla karşı karşıya. Geçen yıl ülkeyi vuran büyük bir depremin etkilerinden muzdarip bir ekonomi ve yüksek enflasyon bu durumu körüklüyor. Bu durum, faiz oranlarının %50 gibi rekor bir seviyeye çıkarılmasına neden olmuş ve gayrimenkul sektörünün neredeyse tamamen durmasına yol açmıştır. Ayrıca, Türk vatandaşlığı için asgari yatırım miktarının 400.000 dolara ve gayrimenkul oturma izni için 200.000 dolara çıkarılması gibi son yasal değişiklikler de yabancı yatırımcı sayısında düşüşe sebep olmuştur.

Peki, soruya gelecek olursak: Türkiye’de gayrimenkul satın almak için doğru zaman mı? Bu soruya yanıt verebilmek için hem Türkiye'deki iç durumu hem de bölgesel ve küresel görünümü analiz etmek gerekir.

Türkiye'deki iç görünüm oldukça olumlu. Ekonomik açıdan, önemli göstergeler iyileşme sinyalleri vermeye başladı. Türkiye Merkez Bankası’nın döviz rezervleri eksi seviyeden 140 milyar doların üzerine çıktı ve bu durum enflasyonun kademeli olarak düşmesine yol açtı. Faiz oranlarının ise 2025 yılının başında kademeli olarak düşmeye başlaması bekleniyor. Ancak bu faiz oranı düşüşünün gayrimenkul piyasası üzerinde hızlı ve büyük bir etkisi olmayacak; çünkü beklenen düşüş sınırlı olacak ve piyasayı doğrudan canlandıracak kadar güçlü olmayacak. Bunun yerine, etkilerinin 2025'in ikinci yarısında görülmeye başlaması ve gayrimenkul sektörünün 2026 ve 2027 yılları arasında yeniden güç kazanması bekleniyor. Şu anda, uygun fiyat arayanlar, 2023 öncesine kıyasla daha düşük fiyatlarla daireler bulabilirler. Ayrıca, Türkiye’de daha önce alışık olmadığımız cazip teklifler ve inşaat şirketlerinden gelen teşvikler de mevcut.

Bölgesel ve küresel görünümde ise daha kötümser bir tablo hakim. Bölge çatışmalarla çalkalanırken, küresel ekonomi krizlerle boğuşuyor ve büyük güçlerin de dahil olabileceği daha büyük savaşlar çıkabileceğine dair endişeler var. Bu durumda, Türkiye’de ve diğer ülkelerde gayrimenkul sektörü olumsuz etkilenebilir ve bu etkinin şiddeti olayların gelişimine bağlı olacaktır. Burada iki farklı görüş bulunmaktadır. Bir görüş, nakit paraya sahip olmanın kişiye esneklik sağladığını, ekonomik değişikliklere uyum sağlama, mali krizlerden kaçınma ve fırsatları değerlendirme olanağı sunduğunu savunmaktadır. Diğer görüş ise böyle büyük kriz dönemlerinde nakitin tehlikeli olabileceğini ve kontrolsüz bir durum oluştuğunda enflasyon nedeniyle hızla değer kaybedebileceğini öne sürmektedir. Buna karşın, gayrimenkul daha güvenli bir varlık olarak görülmektedir; değer kaybetse bile somut bir varlık olarak kalır ve zamanla değer kazanma olasılığı yüksektir.

Gayrimenkul yatırımcılarına şu anda Türkiye’de mevcut fiyat ve teşvik fırsatlarından yararlanarak gayrimenkul satın almalarını tavsiye edebilirim; ancak tek bir koşul var: yatırımcının, mülkü aceleyle satmak zorunda kalmayacak kadar sağlam bir mali yapıya sahip olması ve bu yatırımı sadece aylarca veya bir yıl değil, gerekirse birkaç yıl elinde tutma gücüne sahip olması gerekmektedir. Hızlı alım-satım yaparak kısa vadede kâr etmeyi hedefleyenler için bu, büyük bir risk taşımaktadır ve kayıp olasılığı neredeyse kesindir.